tat
Bitlis
Bitlis mutfağı et, balık ve bulgura dayanır. Yörenin birbirinden şifalı bitkileri geleneksel yemeklerin tamamlayıcı unsurlarındandır. Bitlis’in en bilinen yemeği büryan olmakla birlikte Bitlis içli köftesi de kente özgü sevilen yemeklerdendir. Van Gölü’nün ılımanlaştırıcı etkisi ve yüksek dağlarla çevrili olması Bitlis’in sulak vadilerini tarıma elverişli kılmakta, Hizan’da fındık, Adilcevaz’da ceviz yetiştirilmektedir. Hayvancılığın gelişmiş olduğu ilde organik peynir ve bal üretimi de yapılmaktadır.
Bitlis en eski bal üretim merkezlerindendir. Daha çok geven ve kekik ballarının üretildiği Bitlis’in özellikle karakovan balı yörede ve yurt genelinde kendine has özellikleriyle ünlüdür. En önemli özelliğiyse 2 bin 500 metre rakımda yetişen endemik bitkilerin özlerinden elde edilmesidir.
Büryan
Rivayete göre Osmanlı padişahlarından IV. Murat, Revan seferine çıkarken Bitlis’ten geçmiştir. Bitlis’e yakın bir yerde bir çoban ve sürüsüyle karşılaşır. Çobana kendisini tanıtarak yemek olarak ikram edecek bir şeyi olup olmadığını sorar. Çoban da et ve sütten başka bir şeyinin olmadığını, kabul ettikleri takdirde kendilerine et ikram edebileceğini söyler. Çoban, hemen bir teke keser, temizledikten sonra bolca tuzlar. Daha sonra toprağı eşeleyerek derince bir çukur açar. Topladığı dalları çukurun içine atarak yakmaya başlar. Dalların tamamı yanıp, ateş kor hâlini alınca çukurun içine içi su dolu büyükçe bir kap bırakır. Daha sonra tuzladığı bu hayvanı kuyunun içine sarkıtır. Hava almaması, etin suyun buharıyla pişmesi için üzerini kapatır. Piştikten sonra çıkararak Padişah’a ikram eder. Padişah bu yemeği çok beğendiğini, kebap gibi pişmiştir anlamına gelen “Büryan gibi pişmiştir.” sözleriyle ifade eder. O günden sonra bu yemek hep yapılmış ve adı büryan kalmıştır.